Arif Ünver [email protected] Arif Ünver

Ekonomik kalkınma tabana yayılacak

11 Aralık 2014, 12:28 - -

-Bir finansman tekniği olarak borsanın önemi nedir? İstatistiki bilgi varsa eğer Borsa kurulduğu tarihten bu yana kaç şirket halka açılıp ne kadar gelir sağlamış?

- Firmaların finansman tekniği olarak iki ana başlıktan bahsedebiliriz; borçlanma ve özkaynak modeli… Borçlanma modeli hem para piyasaları hem de sermaye piyasaları vasıtası ile işleyebilen bir mekanizmadır. Özkaynak modeli ise yeni ortak kazanımları ve sermaye piyasaları marifeti ile gerçekleşmektedir. Borç alacak ilişkisi vasıtası ile kaynak temini firmalar açısından vade sonunda bu borcun ödenmesi yükümlülüğünü ortaya koyar ve firmanın pasifinde yükümlülükler tarafında bir yük oluşturur…Diğer taraftan sermaye piyasaları vasıtası ile özkaynak modelini tercih eden firmalar, bir borç yükümlülüğü altına girmeden, yeni ortakların sağladığı kaynağı sermayesine ekler ve karşılığında yeni ortaklara pay verirler…Verilen bu paylara likidite sağlanması başka bir ifade ile ortakların paylarını dilediği zaman başkaca yeni paydaşlara satabilmesi için ortak sayısı 500 ün üzerinde ise borsaya kote olurlar. Bu noktadan sonra özkaynak modeli ile sermaye temin eden firmanın yeni paydaşları diledikleri zaman borsada paylarını satıp alabilirler… Bu noktadan baktığımız zaman, özkaynak modeli tercih eden firma borç alacak ilişkisi yerine ortaklık ilişkisine girerek görece olarak daha ucuz bir finansman modelini tercih ederek avantaj sağlarken, yeni paydaşlarda küçük birikimleri ile devasa firmalara ortak olabilmektedirler. Bu ilişkinin sağlıklı ve sürdürülebilir olması büyük önem arz etmektedir; firmaların sağladığı özkaynak modeli finansman modeli ile işini gücünü büyütmesi, istihdam dahil birçok önemli kalemin olumlu yönde gelişimini de desteklemektedir. Elbette bu ilişkinin sağlıklı bir şekilde kurulması ve devamı için olmazsa olmazlar vardır; fon talep eden firmalarımız, kendilerine teveccüh gösteren fon sağlayıcı yeni ortaklarına vefalı olmaları ve gereken kar paylaşımlarını yapmaları gerekmektedir. Aksi takdirde bu ilişkiden bir tarafın nemalanamaması sermaye piyasalarının gelişiminin önünü kesmektedir. Asgari müştereğin sağlandığı bir ortam tesis edilebilirse Türkiye’nin birçok ekonomik sorunu da sorun olmaktan çıkacaktır. ABD de hane halkının yaklaşık %52 si hisse senedi sahibidir. Bu noktayı iyi anlamak lazım; ABD de şirketlerin sağladığı ekonomik büyümeden ABD hane halkı pay almaktadır ve buda gelir dağılımında dahi olumlu etki yaratarak, ekonomik kalkınmanın tabana yayılmasına aracılık etmektedir. Ülkemizde henüz yolun çok başındayız. Dolayısıyla bankacılık sistemine mahkum olan ekonomik modelimizin prangalarından kurtulmasının en önemli araçlarından birisidir, sermaye piyasalarının özkaynak modeli…

Ülkemizde 1986 yılında 80 adet firma borsamızda işlem görmekte iken 2014 yılına geldiğimizde 400 ün üzerinde firmanın BİST te işlem gördüğünü biliyoruz. 1986 yılında borsamızda işlem gören firmaların toplam piyasa değeri 938 milyon Amerikan Doları iken günümüzde yaklaşık 250 milyar Amerikan Doları civarında bulunuyor…

Sermaye piyasalarından özkaynak modeli ile sağlanan fonun aslında bir sermaye olduğu unutulmamalıdır. Toplumumuzun geniş kesimlerinde hatta finans aleminin aktörleri tarafından da zaman zaman özkaynak modeli ile sağlanan fonlara “gelir” ifadesi kullanılmakta olup sakıncalı bir ifadedir. Ancak ve ancak ortak satışı modeli ile halka açılan firmalar açısından bir gelir kavramı olabilir. Lakin yeni sermaye temini için yapılan halka arzlarda sağlanan kaynak net bir şekilde sermayedir, bu kaynak firmanın işini gücünü büyütmek amacı ile topladığı yeni sermaye girişidir. Elbette yeni sermayeyi sağlayanlara karşı bir takım yükümlülükler vardır ve bu yükümlülüklerinizi yerine getirdiğiniz takdirde, sermaye piyasaları, firmanıza kapılarını sonuna kadar açacaktır. Hem firma, hem de fonu sağlayanlar mutlu mesut yoluna bakacaktır… Devlet desteği alan Bireysel Emeklilik Sisteminde arzu edilen seviyelere gelerek kalıcı başarı elde edilmesi de hisse senedi piyasalarının genişlemesine, nitelikli hisse stoğunun artmasına bağlıdır… En nihayetinde topyekun Türkiye kazanacaktır.

-Halka açılmanın şirketlere faydaları nedir? Şirketlerin performanslarını nasıl etkiliyor?

- Öncelikle ülkemiz DNA sına uygun bir söz iletmek isterim; “Gönlünü Hakka açan Malını Halka açar” Özkaynak modeli ile halka açılan firma her şeyden önce bir borç yükü altına girmeden, sermaye temin eder… Ve sağladığı bu sermayenin vadesi yoktur. Bir bankadan aldığı borcun yarattığı baskı, özkaynak modeli ile halka açılmada yaşanmaz… Bir bankadan kredi alırken kimi aktifleriniz pasifize olabilir lakin halka açılarak sağladığınız kaynak karşılığında herhangi bir aktifiniz kısıt altına girmez…Faiz yükünden kurtulmanın da önemli bir yoludur, halka açılmak… Özkaynak modeli ile sağlayabileceğiniz kaynak, bankacılık kanallarına göre daha düşük maliyet ve daha özgür bir firma olunmasını sağlarken, hareket kabiliyetiniz görece olarak daralmaz…Size fon sağlayanlarını mağdur etmediğiniz sürece, sermaye piyasası kanalları ile her zaman rahatça kaynak ve sermaye temini daim olur, altın şart ise size fon sağlayanları üzmemek…Elbette ki sermaye piyasalarından sağlanan ve bu sağlama sonrası üzerine düşeni yapan firmalar, üretim faktörünün en önemli sac ayağı olan sermaye sıkıntısı yaşamadan yeni atılımlarını fonlama sıkıntısı yaşamadan önlerini daha görerek hareket kabiliyetlerini artırırlar…

-Borsanın kurumsallaşma ve kredibilite etkisi nedir?

-Halka arz olan firmalar, aile şirketi gömleğini üzerlerinden atarak, daha şeffaf ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olurlar…Bu noktada sürdürülebilir olmak kavramı çok önemli…Firmanın ileri standartlarda denetim ve kontrol altında olması firmanın olası risklerinin de azaltılmasını sağlarken, firmanın devamlılığına önemli katkı sağlamaktadır. Bir aile şirketinin yaşayabileceği olası risklerin denetim ve kurumsal anlayışla hafifletilmesi adına, kurumsallaşmanın önemli bir aşamasıdır halka açılmak… Halka açılmış borsaya kote olmuş bir firmanın, kartviziti daha etkin ve itibarlıdır. Özellikle uluslararası alemde ticareti olan firmaların borsaya kote firma kartvizitleri olması kapıları daha kolay açabilmektedir. Borsaya kote bir firmaya ilişkin algı önemlidir. Bu algı denetlenen, şeffaf ve kurumsal gibi itibarlı gömlekleri  giydiğinizi teyit eder… Açıkçası kote bir firma ile kote olmayan firmanın itibarları hem yurtiçinde hem de yurt dışında farklıdır. Kote olmuş halka açılmış firma, her daim bir adım önde olup, itibar gömleği ile daha rahat yol alabilmektedir… Halka açık bir firmanın finansman kaynaklarına ulaşması, halka açık olmayan bir firmadan daha kolaydır. Çoğu zaman risk primlerinde dahi avantajlıdır, halka açık firmalar… Tabi ki ülkemizdeki firmaların neredeyse %95 inin KOBİ olduğu düşünülürse, halka açılma, sermaye piyasası gibi kavramlara dair farkındalık çalışmalarının hızlandırılması ve artırılması da ayrı bir öneme sahip…

-Halka arz seferberliği amacına ulaştı mı? Halka açılma nasıl teşvik edilebilir?

-Samimi ve iyi niyetli bir şekilde başlatılan halka arz seferberliği döneminde kemerlerin görece olarak gevşetilmesi borsamıza biraz zarar verdi demek yanlış olmayacaktır. Bu süreçten önemli dersler çıkarıldığına inanıyorum… Bu noktadan bakarsak salt sayısal niceliksel yaklaşım modeli yerine nitelikli yaklaşım önde yaklaşım stratejileri sergilemek her daim fayda sağlamıştır. Önümüzdeki yeni halka sürecinde niteliksel yaklaşım ülkemize kazanç sağlayacaktır. Ülkemizde var olan küçük birikimlerin bir sinerji yaratarak ülkemiz ekonomik kalkınmasına arzu eden katkıyı sağlaması adına yeni halka süreci daha titiz yürütülmelidir. Halka açılma sürecinde ortaya konulacak teşviklerin sadece firmalara değil bu firmalara fon sağlayarak halka arz sürecine katılacak tasarruf sahiplerine de sağlanması çok sağlıklı olacak ve arzu ettiğimiz tablonun realize olmasına zemin hazırlayacaktır. Firmaların halka açılmaları için kurumlar vergisinde teşvik ve başkaca argesel teşvikler sağlanması makul olacaktır. Diğer taraftan fon sağlayan tasarruf sahiplerinin de dönemsel getiri ve vergisel tenkisatlar ile teşvik edilmesi önemli adımlar olacaktır. Bakınız her platformda zikredilen yapısal reformların tamda göbeğinde sermaye piyasaları yer almaktadır. Devletin feragat edeceği bazı vergisel kayıplar ilerleyen dönemde kat be kat geri dönüşler sağlayarak topyekun ülkemize artı yazacaktır… Bu konulara ilişkin teknik çalışmaları zaman zaman bizler yaptık ve baktık ki atılacak feragat içeren adımların geri dönüşleri çok daha yüksek olabilecek ve ülkemizi sıkıştığı ekonomik modelden de sıyrılmasına katkı sağlamaktadır. Ülkemizin önünü açarak, bankacılık sistemine olan bağımlılığımızı azaltırken, makro ekonomik açıdan pranglarımızı da çıkarıp atmamızın yolunu açabilmektedir.

Diğer taraftan özel sektörümüzün sağlamak zorunda olduğu dış kaynak ve yükünü hafifletmekten tutun, istihdam vs birçok ekonomik derdimize deva bir mecradır, sermaye piyasaları…Sonuç olarak bu kadar önemli bir mecraya mümkün olan her tür teşviğin verilmesi ,etik, ilke ve samimiyet kavramlarının da altını beslediği bir stratejik eylem planı, ülkemizin nihai ekonomik hedeflerinin gerçekleşmesi adına önemli bir açılım olabilecektir…

-Halka açık şirket sayısında hedef nedir?

-Tek başına sayısal olarak halka açık şirket sayısına bakmak yerine, üreten işini gücünü büyüten potansiyel karlılığına olumlu etki yaratacak firmaların halka açılması ve bu profile dahil olan firmaların teşvik edilerek Borsaya davet edilmesi sağlıklı olacaktır, kanaatindeyim. Aksi takdirde bir bankadan kredi bile alamayacak mali yapıya ve vizyona sahip firmaları sermaye piyasalarına davet edersek, fon arz eden taraf bu işten zarar görür ve negatif geri besleme ülkemizin ekonomik gelişimine zarar verir. Sonuçta gönül ister ki uygun profili taşıyan 1000 firmamız sermaye piyasaları sınırlarına dahil olup, borsaya gelsin…Bu noktada ülke olarak hedefimiz GSYİH a denk bir halka açık kısmın piyasa değeri olmalı. Örneğin ABD de 15 trilyon dolar bir GSYİH var diğer taraftan ABD de halka açık firmaların alınır satılır kısmının piyasa değeri de yaklaşık 15 Trilyon Dolar… Ülkemizde GSYİH yaklaşık 800 milyar dolar ise bizim borsamızda işlem gören firmaların halka açık kısımlarının piyasa değeri de  800 milyar dolar olmalı ki ülkemiz sermaye piyasalarından hakkıyla nemalansın… Kaynak nerede diyenler olabilir; ülkemiz bankacılık sisteminde yaklaşık 1 trilyon TL’lik toplam mevduat var… Bir de yastık altı konusuna işaret edersek kaynak var önemli olan atıl kaynakları harekete geçirecek zemin hazırlansın… Bu açıdan baktığınız zaman mevcut alınır satılır kısmın piyasa büyüklülüğünü yaklaşık 8 kat artırmamız lazım. Ülke olarak 10 yıl içerisinde hedefimiz borsada alınıp satılabilen kısmın piyasa değerinde ilk hedefimiz asgari  500 milyar Doların üzerinde olmalı… Bu da demek oluyor ki daha yolun çok başındayız… Sermaye Piyasası, borsa ülkemizde iyi anlatılmalı, borsa sadece fiyatların inip çıktığı ve insanların bu şekilde oyun oynadığı bir yer değildir. Fiyatların inip çıkması ve bu işlerin öne çıkarılması, sermaye piyasalarının asli amacına haksızlık olur. İndi çıktı gibi salt fiyat mekanizmalarına odaklanmak biraz magazinsel yaklaşım olmaktadır.

-Yatırımcı sayısının artması için neler yapılabilir?

-Yatırımcı sayısının artması için iki temel şart var; birincisi yatırımcının bu işten nemalanması, zarar görmemesi… İkincisi ise farkındalık… Birinci şartın yerine gelmesi için; fon arz eden taraf olan yatırımcıların dönemsel olarak getiri elde etmeleri şarttır. Bu dönemsel getiri konusu da nettir; kar payı, namı diğer temettü… Yatırımcının temettü alabilmesi için öncelikle firma kar edecek karlı firma olacak ikincisi asgari müşterekte bu karını kendisine teveccüh gösterip ortak olanlar ile paylaşacak, aksi takdirde yatırımcı sayısı artmaz…Artsa artsa spekülatif amaçlı fiyat farklılıklarından faydalanmak isteyen kitle artar buda ülkemize fayda sağlayacak sermaye piyasası yapısına hizmet etmez…Diğer taraftan fon arz ve talep eden arasındaki ilişkiyi düzenlemekle mesul olan otoritelerin etkin aktif ve objektifliklerinin artırılması ile mümkün olabilecektir.

Farkındalığın artması da ancak ve ancak eğitim ile mümkündür. Eğitim stratejisi geliştirilirken de amaca hizmet etmesi açısından ülkemizin ortalama eğitim seviyesi dikkate alınarak ve hane halkının algılayacağı sade ve anlaşılır bilgi zerk edilmeli, aksi takdirde eğitim açılımları arzu edilen neticeyi vermekten uzak olabilir… Açıkçası bizim bir sloganımız var; Türkiye’nin Sigortası; Sağlıklı Sermaye Piyasası…Ve ülkemizin içerisinde bulunduğu salt para ve maliye politikaları dar  alanından sıyrılıp hakettiği ekonomik kalkınmayı realize etmesi açısından sermaye piyasası Türkiyemiz için olmazsa olmazdır…

(SABAH GAZETESİ'NİN BORSANIN YILDIZLARI EKİ’NDE YAYINLANAN KONUŞMANIN GENİŞ HALİDİR)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)