Bazen bir yazı yazmak için döküman toplar lakin gündemi geçer elimizde kalır veya konu hakkında tam bir kanaate varamadan yeni konulara dalarız. Lakin gazetecilik aynı zamanda bir takip işidir. Abdunnasır’ın Londra’da meçhul bir biçimde balkondan düşerek vefat eden damadı Eşref Mervan meselesi de içinden çıkamadığım meselelerden birisiydi. Mısır basını Nasır’ın damadı Eşref Mervan’ın Robert Maxwell olayında olduğu gibi Mossad tarafından ortadan kaldırıldığı tezine ağırlık vermiştir. Eşref Mervan İsrail ile Mısır arasında köstebek tabir edilen çifte ajanlardan birisiydi. . 2007 yılının haziran ayında Londra’daki lüks dairesinin beşinci katındaki balkondan düşerek ölen Mısır’ın eski lideri Cemal Abdülnasır’ın damadı, milyarder silah tüccarı Eşref Mervan’ın ölmediği aksine öldürüldüğü ileri sürülüyor. Hem de farklı kesimler tarafından. Öldürülme ihtimali yüksek olmakla birlikte kimin öldürdüğü ise sır. Mübarek hatıratında Eşref Mervan’ın Kaddafi tarafından öldürülebileceğini ileri sürmektedir. Mervan’ın 40 yıllık karısı Muna Nasır ise eşi Eşref Mervan’ın Mossad tarafından öldürüldüğüne inanıyor. Mübarek notlarında, Libyalı muhalif Mansur El-Kahya, Lübnanlı Şii lider Musa Es Sadr, eski cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır’ın kızının eşi Eşref Mervan suikastlarında Kaddafi’nin parmağı olabileceğini ileri sürüyor. Galiba Mübarek bu taktiği veya tekniği istihbaratında çalıştırdığı sorgucularından öğrenmiş olmalı. Fail-i meçhullerin tamamını Kaddafi üzerine yıkıyor.

*

Mübarek imparatorluğunun devrilmesinden sonra ilginç bir detay ortaya çıktı. Onun kara kutusu olan işadamı Hüseyin Salim konuştu ve bazı itiraflarda bulundu. Mübarek’in İsrail ile doğalgaz anlaşmaları üzerinden akçeli ilişkiler içine girdiğini ve Mısır’ ı zarara soktuğuna tanıklık ediyor. Asıl üzerinde durulması gereken nokta ise Nasır’ın damadı olan Eşref Mervan’ın vefatıyla alakalı ifşaatı. Mübarek Mervan’ın Kaddafi tarafından öldürüldüğünü söylerken iş dünyasındaki kara kutusu Hüseyin Salim ise Mübarek rejimi tarafından öldürüldüğünü ileri sürmektedir. Hüseyin Salim bunu da şöyle gerekçelendirmektedir. Eşref Mervan hatıratını yazıyordu ve bunun bir ucu Mübarek ailesine dokunacaktı ve bu yüzden ortadan kaldırdılar. Gerçekten de Mübarek’in suikastla ilgili değerlendirmesinde izahı kabil olmayan noktalar var. Mansur Kahya Mısır’da kaçırıldı ve sonrasında öldürüldü ama en azından Mübarek rejimi bu hususta muvazaa üzerinden ortak ve suçlu. Eşref Mervan, Mübarek’e göre neden Mossad değil de Kaddafi tarafından öldürülüyor? Böylece Mübarek İsrail’i ticari olarak kayırmasından sonra bir de Mossad’ı da korumuş olmuyor mu? Kaddafi ihtimali göz ardı edilmese bile bu cinayette- şayet cinayet ise- iki olağan zanlıdan birisi Mısır rejimi diğeri de İsrail’dir.

*

Nitekim Mervan olayı yüzünden İsrail’de güç merkezleri birbirine girmiştir. Eşref Mervan olayı Mossad ile İsrail Askeri İstihbarat Teşkilatını birbirine düşürmüştür. MOSSAD eski Şefi Zamir, bu olay sonrası, İsrail askeri istihbaratını suçlamış ve Eşref Mervan’ın ‘Babil’ kod adıyla İsrail’e çalışan bir casus olduğunu deşifre ettiğini iddia etmişti. Davada, ‘Babil’in 1969 senesinde Mısır’ın İsrail’e saldıracağı bilgisini veren çok önemli bir ajan olduğu da özellikle belirtiliyor. Eski askeri istihbarat şefi Zaira ise ‘Babil’i deşifre etmediğini savunuyor. Zaira’ya göre, aynı zamanda eski Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır’ın damadı da olan Eşref Mervan, hem İsrail hem de Mısır istihbaratı için çalışıyordu.

İstihbarat alanında Mısırlılar Refet el Heccan ya da gerçek adıyla Refet Cemmal ile övünürken İsrailliler de Nasır’ın damadı Eşref Mervan’ı devşirmekle övünebilirler. Mısır’da Refet Heccan (Raafat Al-Haggan) olarak bilinen Refet Cemmal İsrail’de Jack Beton kimliğiyle yaşamış ve 17 yıl boyunca Mısır’a gizli bilgiler sızdırmıştır. Zamanla Mısır’ın milli kahramanı haline gelmiş ve hakkında filmler çevrilmiştir. Bir anlamda Elie Cohen’in karşılığı sayılabilir. Ama onun gibi enselenmemiştir. Bununla birlikte Mısırlıların abartma huyu veya psikolojik savaştaki maharetleri edeniyle Refet Heccan’ın casuslar alemindeki gerçek değerini bilmek kolay değil.

Tekrar Eşref Mervan’a dönecek olursak; kim vurduya gitmiştir. Sahip olduğu kritik bilgiler nedeniyle birileri için tehlike arzetmiş ve istihbarat dünyasına mahsus olan cinayet tarzıyla yağdan kıl çeken gibi naçiz bedeninden kurtulmuşlardır. Böylece belki tehlikeli sırlarından bazılarını da faş edemeden beraberinde götürdü. Ve başka bir geçek: İster Mübarek rejimi ister Mossad öldürsün ne değişir ki? Onlar zamanla iç içe geçmişlerdir. Yedikleri içtikleri bile ayrı gitmiyor.

Onlar karşıt güçler veya rakipler değil sadece kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan geniş kozmopolit dünyanın üyeleridir. Mervan çıkarların kesiştiği veya ayrıldığı, istihbarat aleminin karanlık dehlizlerinde pişirilen bir suikast planıyla ortadan kaldırılmış olmalıdır. Burada Nasır’ın kızı kendilerini aklamak için ideolojik ayrılıktan medet umarak Mossad’a işaret ediyor. Kazın ayağı öyle de olmayabilir. Belki de çıkar çarklarının içindeki çapraz ilişkilerin kurbanı olmuştur. Kim bilir!

Etiketlendi:Eşref Mervan, MISIR DOSYASI, MUSTAFA ÖZCAN