BİR-KAR’ın referandum çalışmaları çerçevesinde düzenlediği paneller dizisinin ikincisi Dortmund’da yapıldı.

Araştırmacı-yazar Temel Demirer ve BİR-KAR temsilcisinin katılımcısı olduğu Dortmund’daki panel, saat 15.00’te başlatıldı. İlk önce özgürlük, devrim ve sosyalizm kavgasında ölümsüzleşenler için saygı duruşu yapıldı. Ardından, Temel Demirer’e sunum için söz verildi.

“Emekçilere yönelik siyasal saldırı”

Temel Demirer önce kısaca, referandumun gerçek mahiyeti, hedefleri konusundaki görüşlerini açıkladı. Karşı karşıya olunanın bir anayasal değişiklik yalanı arkasına gizlenen tümüyle siyasal bir saldırı olduğunu belirtti. Bu saldırının en çok ve esas olarak işçi ve emekçileri hedeflediğini, daha koyu bir karanlık yaratılmak istendiğini dile getirdi.

AKP gericiliğinin küçümsenmemesi gerektiğini, zira, bir toplumsal taban yarattıklarını ve bu yönlü tehlikenin git gide büyüdüğünün altını çizdi. Referandumda arzuladıkları çoğunluğu sağlamaları durumunda tehlikenin daha da büyüyeceğini ancak bunun karamsarlığa yol açmaması gerektiğini, zira, bunu önleyecek imkanların da olduğunu belirtti. Başta işçiler içinde olmak üzere toplumdaki son dönem canlılığının umut verici olduğuna dikkat çekti.

AKP ve T. Edoğan’ın soğuk ve dondurucu bir karakış misali bir düzen yarattıklarını, ancak, sonlarına doğru yaklaştıklarını belirten Demirer, sunumunu, Albert Camus’nün “Kışın derinliğinde inanılmaz bir yaz var” sözleri ile sonlandırdı.

“Öncelikli görev saldırının kapsamını sınıfa iyi anlatmak”

Panelin devamında söz alan BİR-KAR temsilcisi de, ilk elden saldırının kapsamı, niteliği, öncelikli hedefleri hakkındaki düşüncelerini açıkladı. Bu çerçevede, söz konusu olanın sıradan bir anayasal değişiklik ve bu çerçevede bir hukuksal düzenleme olmayıp, kapsamlı siyasal bir saldırı olduğunun altını çizen BİR-KAR temsilcisi, öncelikli hedefinin işçi ve emekçiler olduğunu, ancak, Kürtlerden, Alevi emekçilerine, aydın ve akademisyenlerden, burjuva muhalefete uzanan çok daha geniş bir kesimi kapsadığını belirtti.

“Esas olan sınıfın örgütlülüğünü ve mücadelesini geliştirmek”

Öncelikli görev ve sorumluluğun, referandum vesilesiyle işçi sınıfı içinde AKP iktidarının saldırısının kapsamını ve amaçlarını iyi anlatmak, sınıfı uyarmak olduğunu belirten BİR-KAR temsilcisi, sorunun “Evet-hayır”ın çok ötesinde bir sorun olduğunu, bu anlama gelmek üzere, sınıfın bilinç, örgütlülük ve mücadelesini geliştirmek, hareketini devrimcileştirmek gibi çok daha önemli bir mahiyet taşıdığını belirtti. ‘Hayır’ oyları çoğunluğu sağlarsa her şeyin düzelmeyeceğini, ancak politik ve moral imkanlar yaratacağını, mücadelenin büyütülmesi için yeni başlangıçlara vesile olacağını dile getirdi.

Sadece işçi sınıfının devrimci hareketinin AKP iktidarının yarattığı karanlığı yarmayı ve dağıtmayı olanaklı hale getireceğini söyleyen BİR-KAR temsilcisi yegane alternatifin sınıf hareketi, geriletici gücün de sınıf eksenli bir mücadele olduğunu vurguladı.

“Parlamenter sarhoşluğa düşülmemeli”

BİR-KAR temsilcisi, 7 Haziran seçimlerinin ardından AKP iktidarının saldırıları tırmandırmasıyla mücadelenin geri çekilmesine değinerek şu uyarıyı yaptı: “Hayır oyları çoğunluk sağlarsa yeniden parlamenter sarhoşluğa düşülmemelidir. 7 Haziran sonrasında Kürt hareketi ve HDP bileşenlerinin içine düştükleri durum çok öğretici olmuştur. İkincisi, bizim ufkumuz verili düzenle sınırlı değildir. Ne burjuva cumhuriyet, ne de bundan demokratik bir cumhuriyet türetmek bizim işimizdir. Bizim hedefimiz sosyalist işçi-emekçi cumhuriyetidir. Bizim için demokrasi mücadelesi burjuvazinin iktidarını yıkma mücadelesidir. Sermayenin diktatörlüğüne bu perspektifle ‘Hayır’ diyoruz. Tek doğru perspektif budur.”

Bu sunumun ardından kısa bir ara verildi. Sonra, kimi katılımcılar söz aldı, konu hakkındaki düşüncelerini açıkladı. Kimileri de sorunun daha da açıklanmasını sağlayan sorular sordular. Bu ise canlı ve hararetli tartışmalara yol açtı, haliyle paneli daha da verimli hale getirdi. Panel bu tartışmaların ardından sona erdi.

Kızıl Bayrak / Dortmund